Bir hayalimizi daha gerçekleştirmek üzere Kilimanjaro Dağı’na tırmanmak için can dostlarımız Erdil ve Gülsüm’le birlikte dört kişi Afrika yollarına düştük. Bu bizim için başka bir kıtada, başka bir coğrafyada yapacağımız ilk dağ tırmanışıydı. Aylar öncesinden biletler alındı, uzun araştırmalar ve planlamalar sonrasında vakit geldi çattı.
THY’nin direkt Darüsselam uçuşu var, biz de biletlerimizi direkt uçuş olarak almıştık. Aslında aktarmalı, beklemeli daha uygun seçenekler bulunabilir ancak biz neredeyse 7-8 ay öncesinde biletimizi aldığımızdan, aşağı yukarı aynı fiyata geleceği için direkt uçmayı tercih ettik.
(2019 edit. Bizim gittiğimiz dönemde yoktu fakat THY'nin artık direkt Kilimanjaro Havalimanı uçuşu var.)
Kilimanjaro Dağı’na rehbersiz tırmanmak yasak. Öyle kafanıza göre gidip, istediğiniz yerde çadır kurup tırmanış yapamıyorsunuz. Sanırım otorite de yerel rehberlere ve dolayısıyla ülkeye gelir olması amacıyla bunu kontrol altına almış. Yoksa dağın irtifa dışında teknik bir zorluğu yok. Bu nedenle rehberlik hizmeti sunan bir firma ile anlaşmak gerekiyor. Biz de uzun yazışmalar ve araştırmalar neticesinde sıkı bir pazarlıkla yerel bir firma ile anlaştık. Afrika’ya gitmişken sadece dağa tırmanıp gelmek olmazdı tabii ki. Aynı firma ile 3 günlük safari ve üzerine de 4-5 günlük bir Zanzibar programı ekleyerek toplam 17 günlük bir paket olarak anlaştık. Bu şekilde aslında ayrı ayrı bu turları alacağımızdan çok daha uyguna getirmiş olduk.
Kilimanjaro dağı 5.895 m yüksekliğiyle Afrika’nın en yükseği olmakla beraber dünyanın tek başına yükselen (bir sıra dağ içinde yer almayan) en yüksek dağı. Bir çoğumuz gibi Ernest Hamingway’in Kilimanjaro’nun Karları kitabından adını duymuştuk. Şimdilerde pek kar kalmamıştı maalesef. Bizim için de o güne kadar çıkacağımız en yüksek irtifa olacaktı. Gerek bunun endişesi gerekse de Afrika ile ilgili çekincelerimizle düştük yollara.
Öncesinde Hudutlar Sağlık Müdürlüğü (İstanbul’da Karaköy’de) ile irtibata geçip bölge için zorunlu olmayan ancak gerekli olan Sarı Humma (Yellow Fever) aşısını olduk. Bu aşının 10 yıl geçerliliği var ve ücretsiz. Bir tür sivrisinek yolu ile bulaşan bu hastalık oldukça ölümcül. Zorunlu olmasa da bölgeye gideceklerin mutlaka yaptırması gereken bir aşı. Özellikle Masai Mara, Serengeti gibi Kenya-Tanzanya sınırına yakın kırsal bölgeleri ziyaret edecekler için... Diğer taraftan bir de ciddi bir sıtma riski var. Maalesef sıtmanın bu kadar kolay bir çözümü yok çünkü aşısı yok. Sıtma için ancak ziyaret süresince ve dönüşte alınan bir antibiyotik ilaç ile riskin azaltılması mümkün. Bunun da %100 garantisi yok. En iyisi sineklerin ısırmasını engellemek ama maalesef bunun da bir çaresi yok! Biz de bu durumu bilerek outdoor mağazalarından aldığımız bilumum sinek kovucu sprey, bileklik gibi malzemeler ile ve orada uzun kollu giyinerek kendimizce önlem almaya çalıştık. Fakat Darüsselam’da uçaktan iner inmez sineklerin saldırısına uğradık. Bu arkadaşlar bileklik, uzun kol, pantolon tanımadan ısırıyorlar. Anladık ki sivrisinek sokmasından kaçmanın bir yolu yok. Zaten birkaç gün sonra olayı kanıksayıp pek de takmamaya başladık.
Gece 2 buçuk gibi Darüsselam’a indi uçak. Vize almak için formları uçakta doldurmuştuk. Bir de kart doldurduk inince. Saat 03:40 dı ve buradan ülkenin Kenya sınırına ve Kilimanjaro Dağı'na yakın şehri olan kuzeydeki Arusha'ya uçacaktık. Arusha uçağı 6 da idi. Oturduk uçak saatine kadar. Havaalanı oldukça bakımsız ve eskiydi. Beklerken bacaklarımızdan sivrisinekler ısırdı bir sürü. Uçak pervaneli küçük bir uçaktı ama uçuş korktuğumuz gibi geçmedi. Arusha Kilimanjaro Havaalanı ‘na 7 gibi indik. Dışarıda tur görevlisi ile buluşup çok eski bir Land Rover’a bindik, otelimize ulaştık. Akşam Arusha‘yı gezmek istedik ancak güvenli olmadığı gerekçesi ile gece gitmemizi tavsiye etmediler. Biz de otelde vakit geçirip dağ için eşyalarımızı toparladık.
14.10.2012 Pazar
Otelden 8 buçukta ayrıldık ve jip-arabamıza binip Marangu Gate e doğru yola çıktık. Yolda külüstür cipimiz bozuldu, tamirciye kadar başka bir araç çekti bizi. Arabanın tamir edilmesini bekledik bir bakkalın önünde. Şaşırtıcı bir şekilde Ülker ‘in ürünleri vardı bakkalda. Sonra tekrar yola koyulduk. Orman başladı. Yukarılara doğru çıkmaya başladık.
Kapıda kayıt işlemlerini yaptı rehberimiz İdris. Yardımcısı ise Rachidi idi. Tanzanya yarı Hıristiyan ve yarı Müslüman bir ülke. Bizdeki tanıdık isimlere sıkça rastladık.
Dağ tırmanışı boyunca girişten dönüşe kadar dağcıların tüm kamp alanlarında kayıt olmaları gerekiyor.
Hala kendisini göremesek de Kilimanjaro’nun eteğinde idik. Yemek sırasında İdris bize Swahili dilini öğretmeye başladı :). Swahili Arapça ile yerel Afrika dillerinin karması. Swahili adı da Arapça “Sawahili” yani “sahile ait”’den türemiş. Kolay öğrenilen ve tekerleme gibi bir dil. Hatta bazı kelimeler bize oldukça tanıdık. Türklere de "Uturuki" diyorlar.
Jambo – Merhaba
Jambo mambo – Selamlar
Hakuna matata rafiki! – Problem yok dostum!
Kuku – Tavuk
Nyanya – Domates
Tango – Salatalık
Yayy – Yumurta
Karibu – Hoşgeldiniz, buyrun, bir şey değil.
Asante – Teşekkürler
Nakuenda vapi? – Nereye gidiyorsun?
Habari rafiki? – Ne haber arkadaş?
Yina la kunani? – Adın ne?
Yina nangu Selda..
Çakulaki kizuli – Çok güzel
Viyasi – Patates
Maci – Su
Maci mato – Sıcak su
Maci baridi – Soğuk su
Çakula çamçana – Öğlen yemeği
Çakula çavusiku – Akşam yemeği
Çayi asubuyi – Kahvaltı
Tuta onana badai – Sonra görüşürüz
Nina kupenda – Seni seviyorum
Tikiti maci – Karpuz
Yemekten sonra yürümeye başladık. Yağmur ormanının içinden yavaş yavaş yükseldik. Çok gizemli idi orman hafif sis vardı.. Yaklaşık olarak 3 saat yürüdük. 2 de başlamıştık yürümeye, 5'te Mandara Huts (2.700 m)’a ulaştık. Orman içinde uzaktan mavi maymunları gördük. Begonyalar ağaç gibiydi. Bir sürü farklı ve güzel çiçek vardı etrafta. Geç kaldığımız için 4 kişilik kulübede (hut) yer kalmamış. Tanımadığımız 4 kişi ile ranzalı büyük odada kaldık.
Orman içinde küçük kulübeler vardı burada. Gittiğimizde sisliydi hava etrafı pek göremedik. Yemek ortak alanda yeniyor. Büyük masalar var ve yukarı çıkan tüm grupların rehberleri masalara yemekleri getiriyor. Kalabalıktı ortak alan. Akşam yemekte çorba, balık, makarna vardı, güzeldi. Yemekten sonra 8 gibi yatmaya gittik biz de. Odadaki diğer kişiler yatmışlardı. Onları rahatsız etmemeye çalışarak yattık. Oda, irtifanın da etkisi ile gaz ve toz bulutu halinde idi. Çakmak çaksan havaya uçarsın o derece :)
15.10.2012 Pazartesi
Sabah kimse kalkmadan, galiba 5 buçuk gibi, gün doğarken kalktım. Hava açmıştı, kuşlar deli gibi ötüyordu. Kahve sularımızdan sonra, sıcak sularımız da geldi. Bu su ile el yüz yıkanıyor. İlk seferinde böyle bir hizmet çok garip geldi ama sonrasında alıştık.
8 çeyrekte yürüyüşe başladık. Odadakiler bizden sonra kalktılar ama bizden önce hazırlanıp çıktılar, gıcık olduk :) Kalabalık bir grup vardı önümüzde, onları geçip hızlı bir şekilde yürüdük. Dağın bu bölümü yağmur ormanlarından oluşuyor ve orman içinde endemik canlı türleri, özellikle buraya has maymunları görmek mümkün.
Yağmur ormanı sonrasında makilik alan başladı. Çok rahat bir patikadan yürüyorduk. Ormandan çıkınca ilk önce Mawenzi zirveyi ve sonra sonunda açık hava Kili (Burada kısaca böyle deniyor :)) zirveyi gördük.
Yukarılara doğru bitki örtüsü de değişti. Öğlen bir piknik alanında yemek yedik. Etrafta küçük dağ fareleri vardı. Kocaman kargalar alışmışlar artık yemeklere, Erdil’in attığı kemikleri kapıp götürdü.
Patikaların dışına çıkılmasına izin verilmiyor yürüyüş sırasında. Hem doğayı bozmamak hem de vahşi hayvanlardan turistleri korumak için, özellikle orman içinde. Saat 1 buçuk gibi Horombo Huts (3.700 m) da idik.
Dağda su kaynağı yok gibi. Olan da sarımtırak bir renkte. Çay, çorba v.s. ile içilmediğinde açık bir çay renginde. Suyun çok sağlıklı olmayacağını, içinde bağışık olmadığımız bakteriler olabileceğini düşünerek yanımızda getirdiğimiz klor tabletleriyle arıtarak içiyorduk. Bu şekilde hem rengi sarı hem de klor sebebiyle berbat bir koku ve tada sahip bir su ortaya çıkıyordu. Yüzlerimizi buruşturarak içmeye gayret ettik. Yüksek irtifada en önemli şey bol sıvı almak. Bunun bilinciyle iğrenerek de olsa bu bol klorlu sudan içmeye çalıştık tırmanış boyunca. Bu sebeple de aslında yeterince sıvı alamadık.
Yürürken hep POLE POLE diyorlar, yavaş yavaş demek. Bir de Kili şarkısı öğrettiler bize, İdris ve Rachidi yazdırdılar. Bu şarkı hala zihinlerimizde.
🎵🎵🎶🎶🎵🎵
Jambo (Merhaba)
Jambo bwana (Merhaba bayım)
Habari gani?(Nasılsın?)
Mzuri sana ! (Çok iyiyim)
Wageni, mwakaribishwa (sevgili konuklar, hepiniz hoş geldiniz)
Kilimanjaro!
Hakuna Matata! (sorun yok)
Tembea pole pole (yavaş yavaş yürü)
Hakuna matata
Tutafika Uhuru (Uhuru zirvesine ulaşacağız)
Hakuna Matata
🎵🎵🎶🎶🎵🎵
Bu şarkıyı söyleyip, dans ederek 2700 mt den 3700 mt ye çıkmış olduk.
Şarkının onlarca fazla versiyonu var ama, sözleri biraz farklı ama melodisi şöyle bir şey. :)
16.10.2012 Salı
Bugün aklimatizasyon günü. Zebra Kayalığına kadar 3 saat boyunca yürüdük.
Kayaların üzerinden akan sularla siyah çizgiler oluşmuştu kayaların üzerinde; tam arkadan görünen bir zebra gibiydi kaya. Uzaktan bulutlarla kaplı dağı gördük. Genelde sabahları açık oluyor zirve, öğleden sonra kapanıyor. 4000 m’lere kadar çıktık. Etrafta endemik tenacio ağaçları var.
Yürüyüş sonrası kampa geri döndük Biraz karşı tepelere yürüyerek, biraz da kitap okuyarak akşamı ettik. Muhteşem gün batımını izledik. Güneş battıktan sonra ortalık buz kesiyor. Mecburen tulumlarımıza girip, zirve hayalleriyle uykuya daldık.
17.10.2012 – 18.10.2012 Çarşamba – Perşembe
6 buçuk gibi kalkıp hazırlandık yola çıkmak için. 8 buçuk gibi yola çıktık. Bugün hava açıktı ve Kiliyi tüm heybetiyle görebildik. Kilimanjaro neredeyse 6.000 metreye erişen yüksekliğine rağmen oldukça yayvan, yatık bir dağ. Bu nedenle de taban alanı çok çok geniş. Uzaktan çekilen fotoğraflarda bu yatıklık sebebiyle dağın ihtişamı tam belli olmuyor ancak dibindeyken o kadar büyük bir kütle olduğunu fark edebiliyor insan.
Yine yavaş adımlarla geçen yürüş sonrasında 5 saat içinde Kibo Huts (4.700 m)’a ulaştık. Yolun yarısında makilik arazi bitiyor ve tundra başlıyor. Eşyaları taşıyan yerliler geçiyor yanımızdan. Aşağı inen insanlarla da karşılasıyoruz. Habire açık taşlık bir arazi. Yağmur ormanlarından sonra burada yeşil bir şey görmek mümkün değil. Mawenzi’nin eteklerinden Kilinin eteklerine doğru yürüdük genelde tatlı tatlı yükselen bir yolda.
Kibo’da hut 12 kişilikti, küçük kulübe yok. Bir binayı odalara bölmüşler ve bir sürü ranza koymuşlardı. Odada 11 kişiydik. 4 Fransız, 3 Polonyalı ve biz. Eşyaları düzenleyip (uyku tulumları, gece giyilecek kıyafetler vb.) yemek yedik.
Akşam 7 gibi erkenden yattık. 22.30’da kalktık. Marangu parkurundan zirveye yolculuğumuz başlıyordu. Dışarıda hava çok güzeldi. Rüzgarsız, pırıl pırıl.. Milyonlarca yıldız vardı.
23.30’da yürüyüşe başladık. Dik olmayan rahat bir parkurda yükselmeye başladık. 5.200 civarında mola verdiğimizde pat diye kusmaya başladım. Öncesinde hiçbir belirtisi yoktu oysa ki; elim ayağım kesildi. Rahatladım ve yürümeye devam ettim. Rehber İdris en azından Gilman’s Point (5.685 m)’e kadar çıkmamızı söyledi. Güçten düşmüştüm ama, yukarıdaki insanların kafa lambalarını görünce ok dedim oraya kadar çıkabilirim. Gilman’s Point aslında epey yukarıda imiş. Kayalardan, büyük basamaklı eğimi fazla olan bir rotadan çıkarak 4 buçuk gibi Gilmans’a ulaştık. Çok yavaş yürüyorduk. Orada biraz dinlendik. İdris buradan Uhuru’ya bir şey kalmadı artık, çok yakın dedi. Fena hissetmiyordum, zaten bu noktadan sonra da dönülmezdi artık, dik tırmanış kısmı bitmişti dağın. (Yüksek İrtifa yazımızı okumanızı tavsiye ederiz)
Kraterin etrafından, buzulları ve gün doğumunu seyrederek 2 buçuk saatte Uhuru (5.895 m)’ya ulaştık. Yol yürü yürü bitmiyordu :) Sabah 6 gibi zirvede idik. Önder dışında hepimiz yamulduk. O gayet sağlamdı. Gün doğunca ben daha iyi hissetmeye başladım. Son iki gündür doğru dürüst su içememiştik. Biraz susuz kaldığım için olmuş olabilir mide bulantısı. İlaçla arıtmaya çalıştığımız suyun tadı çok kötüydü çok az içebildik. Yukarıya şişe suyu da taşınmıyordu.
Zirve inanılmaz rüzgarlıydı ve çok kalabalıktı. Hızlıca fotoğraf çektirdik. Kalabalık ve şiddetli rüzgar nedeniyle bir tane bile eli yüzü düzgün fotoğrafımız olmamış zirveden :(
6:45 te dönüşe geçtik. Saatlerce çıktığımız bu yolu 2 buçuk saatte indik. Çarşaktan, çıktığımız yerden farklı bir yerden çok hızlı bir şekilde indik. İniş çok eğlenceliydi. Zirveyi yapmış olmanın keyfine diyecek yoktu. 9 civarında Kibo’ da idik. Biraz dinlendik.
12’ ye doğru eşyaları toparlayıp Horombo’ya inmeye başladık. Yine 2 buçuk saat civarında çıkışımızın tersine oldukça hızlı bir şekilde indik. Kampa ulaştığımızda ayaklarım zonkluyordu. Kulübemize yerleştik. Yorgunluktan ve uykusuzluktan acayip uyumuşuz, daha doğrusu sızmışız.
Kilimanjaro Dağı'na İlişkin Kısa Notlar;
Kilimanjaro nerede?
Kilimanjaro, Tanzanya'nın kuzeyinde Kenya sınırında, Arusha şehrine yaklaşık 80-100 km mesafede yer alır. Arusha Havalimanı ya da Arusha'nın 50 km doğusundaki Kilimanjaro Uluslararası Havalimanı vasıtası ile ulaşabilirsiniz. Türkiye'den direkt Kilimanjaro Havalimanı'na THY kanalı ile direkt uçuşlar vardır veya Darüsselam aktarmalı başka bir uçuş da tercih edebilirsiniz. Eğer Kenya tarafından Rongai Rotası üzerinden çıkmak gibi bir niyetiniz varsa o zaman Nairobi'ye uçmak daha mantıklı olabilir. Nairobi-Rongai arası 230 km'dir. Aldığınız turdaki alma-bırakma havalimanlarını iyi inceleyin. Sonra bizim gibi sıkıntı yaşayabilirsiniz. ve ek ücret talep edebilirler.
Ne zaman çıkılmalı?
Kilimanjaro Dağı'na aslında tüm yıl boyunca çıkılabiliyor fakat ıslak ve kuru sezona göre, tırmanış konforu, hava durumu çok değişken olacaktır. Ocak-Mart dönemi en ideal sezondur fakat bu sezon pik sezon olacak, buna bağlı olarak kalabalık ve tur fiyatları artacaktır. İkincil ideal dönem de Haziran-Ekim dönemidir. Biz de Ekim döneminde gitmiştik. Hava durumu hem dağda hem de sonrasında gayet iyiydi. Hiç yağmura denk gelmedik. Nisan - Mayıs ayları en fazla yağışın olduğu dönem ve bu dönem için dağa çıkılması pek önerilmiyor.
Kilimanjaro zor bir dağ mı?
Kilimanjaro hiçbir teknik zorluk, kar, buz v.s. içermeyen ve zirveye kadar tamamı yürüyüşten ibaret bir dağ. Bu nedenle iyi bir kondüsyona sahip, iyi aklimatize olmuş, sıkı yürüyen ve sağlıklı herkes çıkabilir. Daha önce bir dağcılık eğitimi almış olmak ya da dağcı olmak gerekmiyor. Bu anlamda turistik bir dağ denebilir.
Her yıl yüzlerce kişi Kilimanjaro'nun zirvesine ulaşmaktadır. Yani siz de yapabilirsiniz. :)
Kilimanjaro'ya başarılı bir çıkış için en önemli konu yüksekliğe uyum sağlamaktır. Öncelikle Yüksek irtifaya uyum (aklimatizasyon) ile ilgili yazımızı buradan okumanızı tavsiye ederiz.
Kilimanjaro'yu daha önce çıktığımız bir dağa benzeteceksek, gerek yapısı, gerek rotası, inişteki çarşağı v.s. bütünüyle Chachani'ye benzetebiliriz. Bir miktar Demavend'i de andırıyordu. (Üzerlerine tıklayarak bu yazılara ulaşabilirsiniz.). Bu dağlar Kilimanjaro'nun rotası ve zorluğu için bir fikir verecektir.
Rehber şart mı?
Kilimanjaro'ya çıkmak için rehberli bir tura dahil olmak zorunlu. Bu, muhtemelen yöre halkına bir gelir kapısı olsun diye zorunlu hale getirilmiş çünkü rota ve dağ o kadar belirgin ki bir çok kişi zorunlu olmasa kendi başına gider. Ayrıca yanınızdaki rehberler sizin patika dışına adım bile atmanıza izin vermiyorlar. Bir nevi size ve doğaya göz kulak oluyorlar.
Ne kadara mal olur?
Kilimanjaro çıkışı için rehberli bir tura dahil olmak zorunlu olduğundan, turun maliyeti de seçtiğiniz tur şirketine ve pazarlık gücünüze bağlıdır. Tur fiyatları o kadar değişkendir ki inanılması güç. 1.000 USD ile 10.000 USD aralığında turlar vardır. Bu nedenle biraz kafanız karışır. Fakat ortalama bir tur ile yaklaşık maliyet 1.200 - 1.500 USD arasında olacaktır. Bu fiyata yalnızca Kilimanjaro çıkış, yemek içme, rehberlik, konaklama v.b. giderler dahildir. Belki ilk gece Arusha'daki otel konaklaması da dahil olabilir. Sonraki konaklama, yeme içme ve uçak bedelleri hariç olacaktır.
Biz, ta oralara kadar gitmişken safari turuna katılmayı ve Zanzibar Adası görmeyi de çok istedik. Bu nedenle bu üçü için 20 günlük ir paket aldık. Bu nedenle de Kilimanjaro biraz daha ucuza gelmiş olabilir. Bizce ne yapın edin oralara kadar gitmişken biraz daha paraya kıyıp en azından üç günlük bir safari turuna da katılın.
Türkiye'den direkt Kilimanjaro Turları yapan firmalar bulunmaktadır ancak fiyatları yerele göre çok daha pahalıdır. Biz Türkiye'den yerel birkaç firmaya ulaşıp, biraz pazarlık yapıp, uygun fiyata bulmuştuk. Biraz daha macerayı seviyorsanız, direkt Arusha'ya gidip onlarca seçenek arasından yüz yüze pazarlık yaparak çok daha uyguna mal edebilirsiniz.
Seçtiğiniz turdan mutlaka tur detayını, dahil-hariç maddeleri içeren yazılı bir program (itiner) alın. Sonradan ek maliyetler ve sürprizlerle karşılaşmamak için iyice okuyun. Tura ilave olarak kişi başı 150-250 USD de bahşiş vereceğinizi unutmayın.
Hangi rota tercih edilmeli?
Kilimanjaro Dağı'nın zirvesine ulaşan çok sayıda rota vardır. Bunlardan bazıları hatta Kenya tarafından başlar. Bu rotaların bazıları birbiri ile kesişir. Biz Marangu Rotası'nı tercih etmiştik. Bu rota en kalabalık turistik rota. Hatta "Coca Cola Rotası" diye de biliniyor. Bu rotada çadırlarda değil Hut yani kulübelerde kalıyorsunuz. Yazımızda zaten detaylı bir şekilde anlattık. En düşük eğimli ve yolu en uzun rotalardan biri. Yürü yürü bitmiyor. Şimdiki aklımız olsa kesinlikle Machame Rotası'ndan giderdik. Machame hem daha kısa hem çadırda kalınıyor hem daha az insan var hem de daha güzel manzaralara sahip. Bizim ayarladığımız tur Marangu'yu önerdiği için biz de itiraz etmedik. Çadırda kalma probleminiz yoksa biz Machame Rotası'nı öneririz. Daha sonra giden arkadaşlarımıza da bu rotayı önerdik ve hepsi de çok memnun döndüler.
Marangu ve Machame rotaları dışındaki rotalar genelde çok daha tenha olur ve her tur firması gitmez. Bazıları daha dik yükselir ve biraz daha zordur ve tecrübe gerektirir (Örneğin Umbwe Rotası). Bazılarının yaklaşımı ve ulaşımı çok zordur. (Örneğin Rongai Rotası). Dağa turist olarak gidenler genellikle Marangu, Machame ya da Lemosho Rotalarından birinden çıkarlar. Biz Marangu'dan çıktık ama tercihimizi Machame olarak belirttik. Sonuçta hepsi Uhuru Zirvesi'ne ulaşıyor. Karar sizin. Aşağıdaki rotaların yanında yazan kilometre mesafeleri kısaldıkça rotaların daha zorlaştığını söyleyebiliriz. Buna göre seçiminizi yapabilirsiniz.
Machame Rotası. Mesafe: 62 km, yaklaşık süre : 6-7 gün
Herkes çıkabilir mi?
Kilimanjaro Dağı’na iyi bir kondüsyona sahip, sıkı yürüyen ve sağlıklı olan herkes çıkabilir. Fakat dağın zirvesi neredeyse 6.000 metre yüksekliğe sahip olduğundan mutlak suretle öncesinde yüksekliğe uyum sağlanmış olması gerekir. Sağlanmazsa dağa çıkmak mümkün olmadığı gibi sağlık sorunları da ortaya çıkacaktır. Yüksekliğe uyum ile ilgili yazımızı buradan okuyabilirsiniz.
Hangi malzemeler gerekli?
Kilimanjaro'nun klasik rotalarında kar-buz olmadığından herhangi bir teknik malzemeye ihtiyaç yoktu. Hatta bu sefer kask da götürmemiştik ama tüm dağlarda kask takılmalı. Normal yürüyüş botlarıyla bile çıkmak mümkün. Fakat havası çok değişken ve zirvede hayli soğuk. Mutlaka kalın kıyafetler yanınızda olsun. Bizim zirve fotoğrafımızdan durum az çok belli oluyordur.
Büyük çanta veya duffelbag (kendiniz taşıyacaksanız mutlaka 45-50 lt sırt çantası. Büyük çantanızı taşıyıcılar taşıyacağı için bir duffelbag daha faydalı olur.
Günlük yürüyüş çantası (20- 25 lt) ve çanta yağmurluğu.
Uyku tulumu (eğer Machame gibi çadırlı bir rotayı tercih ediyorsanız). Marangu Rotası'nda kulübelerde kalınacağından uyku tulumuna gerek olmayabilir.
Hızlı kuruyan pantolon ve/veya şort
Kısa-Uzun kollu termal iç giysi ya da gömlek, tişört
Polar ceket ya da rüzgarlık
Anorak veya kaz tüyü ceket
Mayo (ne alaka demeyin, her zaman yanınızda olsun :) Belki Zanzibar'a gidersiniz.)
Su geçirmez ve nefes alabilir ceket-yağmurluk
Geniş siperlikli şapka
Bandana, Buff
Soğuk havalar için bere ya da kalın şapka
Polar ya da yün eldivenler
Güneş kremi
Güneş gözlüğü
Yürüyüş çorabı (kalın ve ince)
Bileği saran su geçirmez yürüyüş veya dağ botu (patikalar düzgün ve rahat olduğu için normal bir spor ayakkabısı ile bile yürümek mümkün olabilir. Fakat spor ayakkabısı bu tip uzun trekkingler için uygun değildir.)
Tozluk (genelde gerekli değildir, ancak yanınızda bulunmasında fayda var)
Yürüyüş sopaları (baton)
Yedek ayakkabı (akşamları giymek için hem de yırtılma, ıslanma v.b durumlara karşı günlük ayakkabınızdan daha hafif bir spor ya da yürüyüş ayakkabısı)
Fotoğraf makinesi, kamera
Yedek piller (yedek kalem pil mutlaka alın, yol üzerinde bulmak kolay değil)
Kafa lambası
Su matarası
Kişisel ilaçlar (antibiyotik, ağrı kesici, boğaz pastilleri v.b.) / İlaç ve kozmetik bulmak kolay değil. Bu nedenle ilaç ve hijyen malzemenizi bol miktarda yanınızda götürmeniz iyi olur. Hatta tuvalet kağıdı da götürebilirsiniz.
Su arıtma tableti ya da cihazı, kapalı su almayacaksanız yanınızda olsun. Gümüş-iyon, klor ya da son dönemde popüler olan, bizim de şimdilerde kullandığımız Steripen tarzı bir cihaz.
Siz de eksik gördüğünüz, merak ettiğiniz ya da bizim değinmediğimiz bir konu var ise aşağıya yorum bırakabilirsiniz. İyi tırmanışlar. :))))
Comments